Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

YARAMAZ

Nereden başlasam mirim, nerede nokta koysam. Nasıl tanıklık eder bir insan bunca karmaşaya.

Susup konuşmasam yeridir ama, acıtan bunca yanlışın ortasında sessizlik bence hunharca.

Coğrafi özelliğimizden midir, yetişme biçimimizden mi bilemiyorum, kıskanç ve egoist bir tavır sergiliyoruz aleme karşı saygısızca.

Her şeyi ama her şeyi küçümseyen bir yanımız var gelişenler karşısında. İnfial yaşarmış gibi davrandığımız anlar yok değil, ama palavra.

Zekâmızı üç kağıt üzerine yorduğumuz gerçekliği gün gibi aşikarken, dürüstlükten dem vuran yanımız ise harika.

Zayıflığımız o kadar aleni ki, yüksek sesle konuşup hamasetle gideriyoruz eksikliklerimizi utanmazca.

Hepimiz birer kahramanız aynanın karşısında, kuyruğu sıkıştırıp kaçarken bile senaryolar üretebiliyoruz kafamızca.

Kanıksadıklarımızın tümü gayri insani, hırsızlık, arsızlık almış önümüzü giderken, küfrediyoruz bir yandan, bir yandan izliyoruz hayranlıkla.

Doğal olan her şeyi tersyüz edip ustalıkla, suni gündemler oluşturuyoruz ve geleceğimizi altüst ediyoruz anlaşılmaz bir hoyratlıkla.

Okuyup, yazmıyoruz ve dokunmuyoruz yanı başımızdakine. Bize çizilen sınırlar içinde alıştırıldığımız tükenmenin figüranları olarak nefes alıp veriyoruz aymazlıkla.

Ve sinsice örülen tuzakları görmeyecek kadar körüz ne yazık ki. Ne yazık ki yanı başımızda dökülürken yaşamlar, kafamızı çeviriyoruz umursamazca.

Oysa bir nefes bile kutsal yaşamın içinde. Amacımız değil mi yaşamak ve yaşatmak, bayrağı tökezlemeden devretmek sonrakine, düşmanlıkları ötelemek ve kolaylaştırabilmek adımları, çalmadan-çırpmadan günü ve geleceği adı üstümüzdeyken insanca.

Yaramaz insanlarız, evet işe yaramaz. Ne kendimizi yaşayabiliyoruz, nede başkalarına fırsat veriyoruz anlamsızca

HAYRİ YÜCEL
27-09-2015