Ne dünya yeteri kadar güvenli, ne insanlar izanlı ve tekin.
Yaşamak için BİRARADA gerekli olan şey TOPLUMSAL EKİN...

BEN UMUDUN YALANCISIYIM

İnsanlar niçin yalan söylerler? İhtiyaç duydukları için. İhtiyaçlarını nasıl karşılarlar? Yalan söyleyerek... Yalan söylenenler bunlara niye inanırlar? Çünkü yalana ihtiyaçları vardır.
Garip ama gerçek bir döngüdür yalan insan yaşamında. Rol kesilerek yapılanından tutunda, ucuz, günlük aktivasyonlara kadar, her alanda dikiliverir karşımıza. Kuyruklusu, kuyruksuzu, iyi uydurulmuşu,  tazesi, bayatı, iste kurutulmuşu epey yer tutar ömür basamaklarında sıralandığında.

Hiç kimse kabullenmez yalanını. Yeminler, kasemler ederek kurtarmaya çalışır alanını. Ortaya çıkarsa eğer yanlışlıkla, gerekçeli ifadesiyle yürütür yeni beyanını.
Yalandan yıkılanlarla doludur dünyamız. Varlıkla yokluk arasında söylenen, kimini güçlendiren, kimini öldüren, kimilerini süründüren.

Aşklar vardır yalan örgülü vazgeçilmez sanılan, dostluklar vardır hüsranla sonlanan, arkadaşlıklar vardır hesap yapılan, ilişkiler vardır çıkar donanımlı, koptuğunda ucu savaşlara dayanan.

Bir yalanla ortalık yıkılabilir bazen, katliamlar çıkabilir, dostluklar bitebilir, arkadaşlıklar bozulup, aşklar tükenebilir. Ve her zamanki gibi yalan galiptir.

Şarkılar karşı çıksada, şiirler isyan etsede, sözler paralansada, yalan yolunu devam ettirir. benliği saran, egoların beslediği yalan insanoğluyla en iyi müttefiktir.

Doğa yalan bilmez, ağaçlar özünü resmeder, kuşlar rengarenk ama sadedirler, karıncalar mücadeleci, ağustos böcekleri ehlikeyf, kaplumbağalar sabırlı, keçiler inatçı, çiçekler teşhirci, köpekler sadık, atlar yaren, kediler nankör, kurbağalar ürkek, solucanlar sümüklü, çakallar fırsatçı, kurtlar gaddar, aslanlar güçlüdürler. Hepsi ayrı özellik taşısa bile, denge nedir bilirler. İhtiyaçlarınca hareket edip, ihtiyaçlarınca tüketirler.
İnsanlarca küçümsenen, horlanan, yok sayılan her şey doğal düzleminde saflık taşır. Eğer insan çıkarına uygun kullanılacaksa ortalık karışır.

Yok etme yolunda olduğumuz evren, isyan çığlıklarını basarken, kulaklarımızı tıkadığımız, gözlerimizi kapadığımız, burnumuzu çevirdiğimiz bir gerçeklik değil midir? Yoksa buda mı yalandır?

Her zehir panzehirini içinde taşır varsayımsal olarak. Varmıdır yalanın ilacı, vardır elbette.
Umutla zehirlenen zihinlerimiz, yalanlarla körüklendikçe, akrep sıfatıyla varlığımızı devam ettirmek kaçınılmaz.

Gözlüklerimizi çıkarıp, kulaklarımızı açıp, burnumuzu kıvırmadan, bilinçle yan yana durabildiğimiz andır panzehirimiz ve ihtiyacımız olan.

 

HAYRİ YÜCEL
26-09-2013